Dağların ortasında, şelalelerin sesiyle yankılanan, buharlı kaplıca sularının çevreye mistik bir hava yaydığı bir yer düşünün. İşte Nishiyama Onsen Keiunkan oteli, tam olarak böyle bir atmosferle ziyaretçilerin zihnini büyülüyor. Yamanashi Eyaleti’nde bulunan bu otel, MS 705 yılında inşa edilmiş. Yani, birçok ülkeden daha eski! Üstelik tam 52 nesildir aynı aile tarafından işletiliyor. Peki, 1300 yıldır varlığını sürdüren dünyanın en eski otelinin sırrı nedir? Fuji Dağı’nın eteklerindeki bu büyüleyici mekânın hikâyesine birlikte göz atalım.
Dünyanın en eski oteli nerede?
Japonya’nın tarih kokan yollarında yürürken bir an için zaman sanki durur. Yamanashi bölgesindeki Hayakawa adındaki küçük bir kasabanın merkezinde yer alan Nishiyama Onsen Keiunkan, işte tam bu tür bir atmosferde. Otelin bulunduğu Hayakawa kasabası, yalnızca 1000 kişilik nüfusu ile Japonya’nın en sakin yerlerinden biridir.
Etraf yemyeşil ormanlarla çevrili ve Hayakawa Nehri’nin şırıltısı eşliğinde huzur sunuyor. Kalın sislerin ve yüzyıllık ağaçların ardında gizli kalmış bu sıcak su oteli, sadece kaplıca sularıyla değil, tarih kokan atmosferiyle de büyüleyici. İnanması güç ama bu yer, MS 705 yılında kurulmuş; yani tam 1300 yıl boyunca hizmet veriyor!
İlginizi çekebilir:
Hiç Terk Edilmemiş! İnsanların Hâlâ Yaşamaya Devam Ettiği Dünyanın En Eski Şehirleri
Otelin temelleri, Japonya’nın Keiun döneminde 704-708 yılları arasında atılmıştır. Kurucusu Fujiwara Mahito, dönemin İmparatoru Tenji’ye hizmet eden önemli bir figürdü.

Fujiwara ailesinin bu sıcak kaynaklara ve konukseverliğe olan tutkusunu düşünün; Keiunkan, sadece bir han olarak değil, bir geleneksel tapınak gibi işlev görmeye başladı. O günden beri, tam 52 kuşak boyunca aynı aile tarafından işletiliyor. Bu durum, tarih kadar önemli bir mesele olan aile bağları ve bağlılık kültürünü de gözler önüne seriyor.
Keiunkan, yüzyıllar boyunca çeşitlilik arz eden misafirlere ev sahipliği yaptı. Kılıçlarıyla gelen samuraylardan, dua etmek için inzivaya çekilen rahiplere, hanedana bağlı şogunlardan günümüz modern iş insanlarına kadar birçok farklı kişi burada konakladı. Otelin geçmişinde, Japonya’nın politik ve kültürel dokusunu şekillendirmiş pek çok önemli şahsiyetin izleri var. Ancak 19. yüzyıldan itibaren otel, yalnızca seçkinlere değil, halka da kapılarını açarak daha kapsayıcı bir hale geldi.
Bir işletmenin 52 nesil boyunca devam etmesi mucize gibi. Fujiwara ailesi bunu nasıl başardı?

Otel, 1997 yılında büyük bir yenileme geçirse de, ruhunu asla kaybetmedi. Modern konfor ile geleneksel dokuyu bir araya getirmeyi başardı. Ayrıca, kaplıca suyu tam 1300 yıldır akmaya devam etmekte. Otel, bu doğal zenginliği korumayı her şeyin önünde tutuyor. Bunun yanı sıra, Japon misafirperverliği burada zirveye ulaşmış durumda. Misafirler, adeta krallar gibi ağırlanıyor; her detay göz önünde bulunduruluyor.
İlginizi çekebilir:
Dünyanın En Eski Cumhuriyeti San Marino Hakkında Bilmeniz Gereken 9 Gerçek
1300 yıldır binanın altından akan Hakuho kaplıca suyu, otelin eşsiz olmasının temel unsurlarından biridir

Bu doğal kaynak, tam 1300 yıldır otelin özel ve halka açık banyolarına kesintisiz akmakta. Düşünsenize, aynı kaynaktan suya giren bir samuray ile siz de aynı duyguyu yaşıyorsunuz! Elbette otel, 1997’de kapsamlı bir yenileme geçirdi, ancak geleneksel Japon mimarisi korunarak. Tatami döşemeleri, kâğıt sürgülü kapılar ve ahşap kolonlar hâlâ yerlerinde. Keiunkan’ın sırrı tam burada: modern konfor ile geleneksel ruh arasındaki ustaca kurulmuş denge.
Japon kültüründe “omotenashi” adında bir kavram bulunmaktadır. Bu, misafire içtenlikle, beklentilerinin üzerine çıkan bir özenle hizmet etmeyi ifade eder. Keiunkan, bu anlayışın yaşayan bir örneğidir. Otel sahipleri her detayla özenli bir şekilde ilgilenmektedir.
Odalara bırakılan çiçeklerden gece boyunca değiştirilen sıcak su seviyesine kadar her şey,in için titizlikle düşünülmüş

Hayao Miyazaki’nin filmlerine aşina iseniz, Keiunkan size tanıdık gelecektir. Ormanların arasında gizlenmiş bir dünya, buharlar içinde beliren geleneksel yapılar ve ruhlarla dolu bir atmosfer… Otelin çevresi, sanki bir Ghibli sahnesini andırıyor. Hayakawa Nehri’nin hemen kıyısında, sessizliğin yankılandığı dar bir vadide yer almakta; burası hem fiziksel hem de zihinsel izolasyon sunuyor. Üstelik Hayakawa, Japonya’nın en düşük nüfusuna sahip kasabalarından biri; 2020 itibarıyla yalnızca 1098 kişilik bir nüfus barındırmakta. Kalabalık arayanlar için uygun değil, ancak ruhunu dinlendirmek isteyenler için birebir.
İlginizi çekebilir:
Filibe: 8.000 Yıl Öncesine Uzanan Köklü Tarihiyle Avrupa’nın En Eski Yerleşim Yeri
2011 yılında Nishiyama Onsen Keiunkan, Guinness Dünya Rekorları tarafından ‘Dünyanın En Eski Oteli’ unvanıyla tescil edildi

“Dünyanın En Eski Oteli” olarak bilinen Keiunkan, 2011 yılında Guinness Dünya Rekorları tarafından resmen tanındı. Sadece bir konaklama tesisi olmanın çok ötesinde; köklü geleneği ve sürdürülebilir aile mirasıyla yaşayan bir tarih niteliği kazanmıştır. Günümüzde otelin yönetimi, Fujiwara ailesinin soyundan gelen bireyler tarafından sürdürülmektedir. Düşünün, bir aile 1300 yıldır aynı işi yapmayı sürdürüyor. Bu işin sırrı belki de sadece sıcak su değil; aynı zamanda sıcak ilişkiler ve derin bir saygıdır.
Nishiyama Onsen Keiunkan, hem Japonya’nın hem de dünya tarihinin öne çıkan yapıları arasında özel bir konum taşımaktadır. Modern otellerin dijital anahtarları, hızlı giriş-çıkışları ve zincir markaları arasında, Keiunkan gibi yerler bizlere geçmişe olan saygının önemini hatırlatıyor. Eğer bir gün Japonya’nın Yamanashi bölgesine yolunuz düşerse, bu tarih dolu mekânın bir gece konaklamayı deneyin. Belki de yıllar sonra, aynı suyla buluşanlar sizi de anımsar.
Kaynak 1