Hindistan’ın sokaklarında yürüdüğünüzde, ineklerden maymunlara, köpeklerden kuşlara kadar birçok hayvanın insanların yaşamıyla iç içe geçtiğini görebilirsiniz. Hindu felsefesinde, hayvanlar Tanrı’nın yeryüzündeki yansımaları olarak algılanır. Birçok Hindu için insan ile hayvan arasında ruhsal açıdan bir fark yoktur; her ikisi de yaşam döngüsünün vazgeçilmez parçalarıdır. Budist öğretilerine göre ise, günümüzde karşılaştığımız hayvanlar, geçmiş yaşamlarımızda belki de ailemizden veya dostlarımızdan biri olmuştur. Bu bakış açısı, Hindistan’da insan ile hayvan arasındaki güçlü bağı anlamamıza yardımcı olur. Bu eşsiz karışımın en dikkat çekici örneklerinden biri de, Hindistan’da turistik bir cazibe merkezi olan Karni Mata Tapınağı’dır. Hadi, Karni Mata hakkında daha fazla detaya bakalım.
Karni Mata Tapınağı’nın kökeni, 14. yüzyılda yaşamış mistik bir kadın figürü olan Karni Mata’ya dayanmaktadır. O, gücün ve zaferin tanrıçası Durga’nın bir tezahürü olarak kabul edilir.
Hikayeye göre, üvey oğlu Laxman, bir göletten su içerken boğularak hayatını kaybeder. Karni Mata, ölüm tanrısı Yama’dan oğlunu geri vermesini ister, ancak ilk başta bu talep reddedilir. Uzun pazarlıkların ardından Yama, Laxman’ın ve kabilesindeki erkeklerin yeniden insanlar olana dek fare olarak yeniden doğmalarına izin verir. Bu nedenle tapınaktaki binlerce farenin, aslında Karni Mata’nın soyu haline geldiğine inanılır.
Karni Mata Tapınağı, 20. yüzyılın başlarında Maharaja Ganga Singh tarafından yeniden inşa edilmiştir. Mermerden inşa edilmiş ihtişamlı yapının gümüş kapıları ve altın süslemeleri, ziyaretçiyi kapıdan girmeden büyüler. Tapınağın girişinde ayakkabılar çıkarılır; çünkü iç kısım 20.000’den fazla farenin yaşam alanıdır. Kemerli avlulardan geçerken, yerde dolaşan farelerin arasında çıplak ayakla yürümek, ziyaretin doğal bir parçasıdır.
Tapınaktaki paneller, Karni Mata’nın hayatını ve efsanelerini anlatan detaylı tasvirlerle süslenmiştir. İç kısımda ise tanrıçanın heykeli yer alır.

Binlerce farenin arasında yalnızca birkaç beyaz fare vardır ve bu fareler en kutsal olanlardır. Onların, Karni Mata’nın oğullarının gerçek reenkarnasyonları olduğuna inanılır. Ziyaretçiler için beyaz bir fareyi görmek ya da dokunmak, yaşam boyu sürecek bereketin işareti olarak kabul edilir. Bu yüzden tapınağı gezenler, saatlerce sabırla o beyaz farelerden birini görmeyi umut eder. Beyaz fare ile karşılaşmak, Hindistanlı hacılar için büyük bir şans sayıldığının yanı sıra, yabancı turistler için de unutulmaz bir deneyim oluşturabilir!
İlginizi çekebilir:
Her Birinin Derin Felsefi Temelleri Var! Hinduizm Sembolleri ve Anlamları Nelerdir?
Tapınaktaki fareler, adeta birer misafir gibi özenle beslenir. Ziyaretçiler yanlarında tatlılar, tahıllar veya hindistancevizi getirerek adak bırakır.

Öğle saatlerinde en çok sevilen bir tören gerçekleşir: Farelere büyükçe bir kase manda sütü sunulur. Binlerce farenin bir araya gelip aynı kaptan süt içtiği farklı bir manzara oluşturur. Hacılar, farelerin artıklarıyla temas etmeyi kutsal kabul eder ve hatta bazıları, farelerin dokunduğu yiyeceklerden tatmanın şans getirdiğine inanır. İlginçtir ki, bu kadar yakın temas olmasına rağmen tapınakta bugüne kadar fare kaynaklı ciddi bir hastalık bildirilmemiştir.
Geçmişte, tapınakta oldukça ilginç bir gelenek vardı. Eğer biri yanlışlıkla bir fareye basar ve onu öldürürse, farenin ağırlığı kadar altın bağışlamak zorundaydı. Bu durum, farelerin değerini ortaya koyarken ziyaretçileri de dikkatli olmaya teşvik ediyordu. Günümüzde ise böyle kazaları sembolik olarak telafi etmek için küçük gümüş fare heykelcikleri satılmaktadır. Bu uygulama, ziyaretçilerin dini inançlarını ve sembolik sorumluluklarını yerine getirmelerine yardımcı olmaktadır.
İlginizi çekebilir:
Brahma’dan Saraswati’ye: Hinduizm’deki En Önemli Tanrı ve Tanrıçalar
Hindistan gibi gelir düzeyinin düşük olduğu, milyonlarca insanın yoksullukla mücadele ettiği bir ülkede, tapınakta farelere sunulan yiyecek ve adaklar eleştiriler yaratabiliyor.

Bazı insanlar bu uygulamayı israf olarak değerlendirse de, Karni Mata’nın soyundan geldiğini iddia eden yüzlerce aile için bu ibadet vazgeçilmezdir. Onlar için farelere sunulan her yiyecek, tanrıçaya duyulan bir bağlılığın işareti olarak görülmektedir. Ziyaretçiler, rahiplerin sürdüğü turuncu renkli kumkuma tozunu alına sürerek, üçüncü gözü temsil eden bu işaretle tapınaktan ayrılır. Karni Mata Tapınağı’nı ziyaret etmenin en görkemli zamanı ise yılda iki kez düzenlenen Karni Mata festivalleridir. Mart-Nisan ve Eylül-Ekim aylarında yapılan bu kutlamalarda tapınak, binlerce hacı ve turistin akınına uğramaktadır. Panayır havasındaki bu günlerde hem dini ritüeller gerçekleştirilir hem de renkli törenlerle topluluk bir araya gelir. Farelerin özgürce dolaştığı bu tapınakta, insanlar dualarını ederken kültürel bir şölenin parçası olurlar.
Bikaner’e yolu düşenler için Karni Mata Tapınağı, sıradan bir ibadethane olmaktan çok daha fazlasıdır. Burada, binlerce farenin huzur içinde yaşadığı bir tapınakta, hayvanlarla insanlar arasındaki bağı yakından görmek mümkündür. Batılı ziyaretçiler için biraz şaşırtıcı ya da korkutucu gelebilir. Ancak Hindular için bu tapınak, yeniden doğuş ve ruhların döngüsüne duyulan inancın önemli bir yansımasıdır. Karni Mata Tapınağı, Hindistan’ın manevi çeşitliliğini keşfetmek isteyen herkes için eşsiz bir deneyim sunmaktadır.
Kaynak: 1