Blog

Peynir Tutkunlarının En Az Bir Kez Görmesi Gereken 12 Mekan

Peynir Tutkunlarının En Az Bir Kez Görmesi Gereken 12 Mekan

Peynir, yüzyıllardır sofralarımızın vazgeçilmez lezzetlerinden biri konumunda. Her ülkenin kendine özgü üretim yöntemi, tat profili ve kültürel bağlantıları mevcut. Bazı bölgelerde geleneksel tariflerle kuşaktan kuşağa aktarılan peynirler bulunsa da, bazı yerlerde modern tekniklerle yeniden yorumlanıyor. Ancak dünya üzerinde öyle destinasyonlar var ki, peyniri sadece bir yiyecek olmaktan öte, gerçek bir deneyime dönüştürüyor. İster el yapımı keçi sütü tarifleri peşinde koşan birisi olun, ister mağarada yıllandırılan peynirlerin gizemini keşfetmek isteyen bir tadım gezgini; bu yerler, peynire olan tutkunuzu tat ve bilgi açısından tatmin edecek kadar zengin içerik sunuyor. Tadım yapmakla kalmayacak, üretim süreçlerine tanıklık edecek, tarihin derinliklerine dalacak ve hatta dev peynir dilimleyicileriyle karşılaşacaksınız. Bu rotalar, her gerçek peynir severin yaşamında en az bir kez deneyimlemesi gereken noktalar. Gelin, dünyanın dört bir yanından gelen bu eşsiz peynir duraklarını birlikte keşfedelim. İşte her peynir severin mutlaka ziyaret etmesi gereken yerler…

1. Imsil Peynir Tema Parkı

Peynir meraklılarının ziyaret etmesi gereken yerler listemize başlıyoruz. Bugün Kore mutfağında peynir oldukça yayginken, sadece birkaç on yıl önce çoğu Koreli bırakın peyniri tüketmeyi, ismini bile bilmezdi. Bu değişimin kökeni Imsil’e dayanıyor.

1958 yılında, Belçika’dan gelen bir misyoner rahip, Imsil bölgesine yerleşir. Beraberinde birkaç keçi getiren bu rahip, burada kendi peynirini üretmeye başlar. Zamanla bu aktivite dikkat çeker ve dönemin Imsil valisi, rahipten bu bilgiyi yerel halka öğretmesini istemiştir. Böylece Imsil, Güney Kore’nin peynir üretim merkezi haline gelir.

Bu tarihsel gelişimden esinlenerek kurulan Imsil Peynir Tema Parkı, 2004 yılında açılır. 32 dönümlük kapsamlı parkta, ziyaretçilere hem eğlenceli hem de öğretici bir deneyim sunuluyor. Burada peynirin nasıl yapıldığını öğreniyor, hatta kendi peynirinizi yapma şansına sahip oluyorsunuz. Çocuklar ve aileler için özel oyun alanları, keçilerle dolu yürüyüş yolları, dev peynir tekerleği görünümündeki binalar ve çizgi film karakterleriyle süslenmiş tematik yapılar dikkat çekiyor.

Parkta ayrıca bir süt işleme tesisi, iki restoran, hediyelik eşyaların satıldığı özel bir dükkan ve peynirin daha iyi nasıl üretileceğini araştıran bir bilim laboratuvarı da bulunuyor. Kısacası, burada sadece yemek değil, bir kültürü ve üretim sürecini de deneyimleme fırsatı sunuluyor.

2. Kaltbach Mağarası

her peynir severin en az bir kere ziyaret etmesi gereken yerler

İsviçre’nin doğal güzellikleriyle ünlü Alpler bölgesinde, karlarla kaplı dağların eteklerinde gizli bir lezzet hazinesi bulabilirsiniz: Kaltbach Mağarası. Bu doğal mağara, sadece bir jeolojik oluşum değil, aynı zamanda peynirin sanata dönüştüğü yerlerden biridir.

Lucerne şehrine yakın bir vadide yer alan bu mağara, peynirin mükemmel şekilde olgunlaşmasını sağlamak için neredeyse kusursuz bir ortama sahiptir. Mağaranın içindeki sıcaklık yıl boyunca yaklaşık 10 °C seviyesinde sabit kalmaktadır. İçinden geçen soğuk nehir, nem oranını %96 gibi yüksek bir seviyede tutuyor. Bu koşullar, peynirlerin ideal dinlenip gelişmesine olanak tanıyor.

Bugün Kaltbach’ta yaklaşık 156.000 adet peynir tekerleği saklanıyor. Özellikle Gruyère ve Emmentaler gibi klasik İsviçre peynirleri burada olgunlaştırılıyor. Ancak bu sadece bir saklama süreci değil; mağarada çalışan uzmanlar, “mağara ustaları” olarak biliniyorlar, peynir tekerleklerini düzenli aralıklarla çeviriyor, tuzlu suyla yıkıyor ve kabuklarını fırçalayarak her birini sanat eseri gibi işliyorlar.

Bu gelenek, nesilden nesile aktarılan özel bir bilgi ile sürdürülüyor; yazılı bir kılavuz yok. Emmi firması 1993 yılında bu mağarayı satın alarak üretimini buraya taşımış ve o zamandan beri İsviçre’den dünyaya yayılan bir peynir efsanesi haline gelmiştir.

3. Moose House

her peynir severin en az bir kere ziyaret etmesi gereken yerler

Dünyada çok az kişinin geyik sütünden peynir üretildiğini duyduğunu söyleyebiliriz. İsveç’te bulunan Moose House isimli bu küçük çiftlik, üç süt veren geyik ile dünyanın en nadir süt ürünlerinden birini üretmeyi başarıyor.

Geyik sütü hem İsveç’te hem de Rusya’da ticari olarak bulunabiliyor, fakat bu sütle peynir yapmak son derece zordur. Moose House, bu zorlu süreçte başarılı sonuçlar veren tek tesis konumundadır. Böylece çiftlik, zamanla yalnızca bir üretim merkezi değil, aynı zamanda bir turistik nokta haline gelmiştir.

Ziyaretçiler burada geyiklerle tanışabilir, ürünlerden tadabilir, hatta restoranında geyik sütü bazlı özel lezzetlerle buluşabilirler. İsveççede “älg” olarak bilinen bu geyik, İngilizce’de bazen “elk” olarak da çevriliyor. Yani “Elk House” ya da “Moose House” aynı yeri belirtmektedir.

4. Dünyanın en büyük peynir dilimleyicisi

her peynir severin en az bir kere ziyaret etmesi gereken yerler

İsveç’in kuzeyinde, Ånäset isimli küçük bir kasabada karşılaşacağınız manzaralar oldukça sıra dışı: iki dev peynir dilimleyicisi! Bu dev yapılar, yakındaki Burträsk köyünde üretilen ünlü Västerbotten peyniri ile gurur duyan yerel toplum tarafından inşa edilmiştir.

Peynir dilimleyicisi, ilk kez 1925’te Norveçli marangoz Thor Bjørklund tarafından icat edilmiştir. O zamandan beri, İskandinav mutfağında vazgeçilmez bir araç haline gelmiştir. Ancak Ånäset’teki versiyonlar gerçekten devasa: Yaklaşık 7 metre yüksekliğinde ve 820 kg ağırlığındadır! Gerçekten peynir kesip kesmedikleri bilinmese de, bu heykeller bölgenin süt ürünleri mirasını simgelemektedir.

İlginizi çekebilir:

Toplanın Açıklıyoruz! Her Gün Peynir Yerseniz Vücudunuza Ne Olur?

5. Tillamook Creamery

her peynir severin en az bir kere ziyaret etmesi gereken yerler

Amerika Birleşik Devletleri’nin Oregon eyaletinde yer alan Tillamook Creamery, hem geçmişi hem de üretim kapasitesi ile adeta bir peynir mabedi konumundadır. Yenilenen merkezinde, tavanlardan sarkan peynir küpleri, nostaljik üretim aletleri ve üretim hattına bakan geniş bir galeri bulunmaktadır.

Tillamook kooperatifi ilk kez 1894 yılında kuruldu. Zamanla büyüyerek dev bir üretim tesisi haline gelmiştir. Burada kullanılan cheddar tarifi, 19. yüzyıldan beri çok az değişiklik göstererek korunmuştur. Üstelik bu peynirler zamanla çeşitli ödüllere de layık görülmüştür. Ziyaretçiler üretim sürecini izleyebilir, dondurma standında lezzetli tatlar deneyebilir ve odun fırınında pişirilmiş pizzalar eşliğinde keyifli vakit geçirebilirler.

6. Tamié Manastırı

her peynir severin en az bir kere ziyaret etmesi gereken yerler

Fransa’nın doğusundaki Savoie bölgesinde, dağların arasında saklı huzurlu bir yapı var: Tamié Manastırı. 1130’lu yıllarda kurulmuş bu manastır, hâlen yaklaşık 30 rahip tarafından yaşatılmaktadır. Ancak onları farklı kılan şey sadece dini hayatları değil; aynı zamanda ürettikleri özel bir peynir, Abbaye de Tamié’dir.

Bu peynir, çiğ inek sütünden yapılmakta ve her gün yaklaşık 3785.41 litre süt işlenmektedir. Peynirler, preslendikten sonra tuzlu su banyosuna aktarılmakta ve daha sonra manastırın mahzenlerinde olgunlaştırılmaktadır. İki günde bir çevrilen peynirler, yaklaşık dört hafta boyunca dinlendirilmektedir.

Lezzet açısından fındıksı, meyvemsi ve toprağımsı tatlara sahip olan Abbaye de Tamié, sık sık Reblochon peyniriyle karşılaştırılıyor fakat ondan biraz daha yoğun bir yapıya sahiptir. Her peynir severin ziyaret etmesi gerekenlerin listesine devam ediyoruz.

7. Amsterdam Peynir Müzesi

Peynir Tutkunlarının En Az Bir Kez Görmesi Gereken 12 Mekan

Her peynir severin ziyaret etmesi gerekenler listemizde devam ediyoruz. Hollandalılar, peynire olan tutkularıyla adeta efsaneleşmiş durumda. Bu ülkede her köşesinde farklı bir peynir tarzıyla karşılaşabilirsiniz. Peynirler genellikle üretildikleri bölgelere göre adlandırılsa da, Gouda peyniri istisna bir durum oluşturuyor. Adını Gouda kasabasından alıyor olsa da, üretim coğrafi bir sınıra bağlı değildir. Yani bir peynirin “Gouda” olarak adlandırılabilmesi için kesinlikle Gouda’da üretilmiş olması gerekmiyor. Bu da akıllara şu soruyu getiriyor: “Gerçek bir Gouda’yı Gouda yapan nedir?”

Amsterdam Peynir Müzesi, işte bu sorulara cevap sunuyor. Müzenin bodrum katı, ziyaretçilere peynirin üretim aşamalarını adım adım gösteriyor. İnek sütünden alınan sütün nasıl işlenip nihai ürüne dönüştüğünü görmek, peynir meraklıları için oldukça ilginç. Ayrıca burada tarihi peynir yapım aletlerini de görebilirsiniz; eski lor kesiciler, manuel süt makineleri ve geleneksel peynir tartıları gibi örnekler mevcut.

Üst kat ise adeta bir peynir cenneti. Hem Hollanda’nın tanınmış markalarına ait peynirler hem de oldukça özel ve nadir türler satışa sunuluyor. Örneğin trüf aromalı, safranlı veya Twentse bunker adında yerel bir peynir gibi çeşitler mevcut. Üstelik bu peynirlerin çoğu tadım için sergilendiğinden, sadece tatmakla kalmayacak, her peynirin hikayesini de öğreneceksiniz.

Müzenin geçmişte oldukça ilginç bir parçası da vardı: Dünyanın en pahalı peynir dilimleyicisi. Bu özel dilimleyici gümüşten yapılmış ve üzerinde 200 elmas barındırıyordu. Değeri yaklaşık 25,000 Euro’ydu. Ne yazık ki 2015 yılında çalındı ve tüm çabalara rağmen hâlâ bulunamadı. Müze, bu durumu telafi etmek için bulana dünyanın en büyük fondü setini hediye etmeyi vaad etti.

8. Mammoth Cheese

Peynir Tutkunlarının En Az Bir Kez Görmesi Gereken 12 Mekan

Kanada’nın Perth kentinde, bir zamanlar “deneysel süt istasyonu” olarak hizmet veren bir merkezde üretilen devasa bir peynir var: Mammoth Cheese (Mamut Peyniri). Bu peynir, sadece boyutlarıyla değil, aynı zamanda taşıdığı anlamla da dikkat çekmektedir. Kanada, 1893 yılında Chicago’daki Dünya Fuarı’na damga vurmak istemekteydi. Bu hedef, fermente süt ürünlerindeki başarısını sergileyerek gerçekleştirilecekti.

Fuar boyunca büyük ilgi gören peynir, birçok madalya ve bir diploma kazanmayı da başardı. Ardından ünlü İngiliz çay tüccarı Thomas Lipton tarafından satın alındı. Fakat İngiltere’ye gittiğinde tadını pek beğenmeyince geri iade etti. Neyse ki başka biri peynirin değerini anladı ve onu büyük bir törenle halk ile paylaştı.

Günümüzde, orijinal peynirin küçük bir parçası Perth Müzesi’nde (Matheson House) korunmaktadır. Ancak yapısı son derece hassas olduğu için sergilenememektedir. Bu muazzam peynirin anısını yaşatmak üzere 1943’te beton bir kopyası yapılmış, 2009 yılında ise daha detaylı ve estetik bir anıt inşa edilerek sergilenmiştir.

İlginizi çekebilir:

Anadolu’dan Dünyaya Yayılan Lezzetiyle Ünlü 11 Türk Peyniri

9. Regina Laudis Manastırı

Peynir Tutkunlarının En Az Bir Kez Görmesi Gereken 12 Mekan

Connecticut’un Bethlehem kasabasında yer alan Regina Laudis Manastırı, sadece dini hayatıyla değil, ayrıca nefis peynirleriyle de tanınmaktadır. Manastırın sakinleri olan Benediktin rahibeleri, peynir yapımını adeta bir ibadet gibi görmektedirler.

Her şey 1970’lerde bir inek ile başlamış. Zamanla bu iş büyümüş ve manastır, Bethlehem Peyniri adı verdikleri özel bir tür geliştirmiştir. Bu peynir, pastörize edilmemiş (çiğ) sütten yapılmakta ve mantar ile olgunlaştırılmaktadır. Fransız bir peynir ustasından öğrenilen teknik ile üretilen bu peynir, Amerika’daki nadir örneklerden biridir.

Manastırın en bilinen simalarından biri olan Rahibe Noella, bu işin sadece pratik kısmıyla değil, bilimsel yönü ile de ilgilenmiştir. Peynirin mikrobiyolojisi üzerine doktora yapmış ve Fransa’da Fulbright bursu ile araştırmalar gerçekleştirmiştir. Peynirin yüzeyinde oluşan mantarların aroma ve tat üzerindeki etkilerini incelemiştir.

Bugün manastır, hâlâ yalnızca birkaç çiftliğe verilen özel bir lisansa sahiptir. Yani hem çiğ sütten peynir üretebiliyorlar hem de bunu satışa sunabiliyorlar. Bethlehem Peyniri’nin yanı sıra, ricotta, mozzarella ve cheddar gibi çeşitler de üretmektedirler. Zaman zaman bu peynirleri reçel, bal ve el yapımı ekmeklerle birlikte satışa sunar.

Ayrıca manastırda 1700’lerden kalma tarihi bir bebek evi sergilenmektedir. II. Victor Amadeus’a hediye edilen bu figürlü oyuncaklar, manastırın ahırlarından birinde, özel kontrollü bir ortamda gösterilmektedir.

10. Peynir Akarı Anıtı

Peynir Tutkunlarının En Az Bir Kez Görmesi Gereken 12 Mekan

Almanya’nın küçük Würchwitz köyünde oldukça özgün bir anıt bulunmaktadır. Bu anıt, neredeyse çıplak gözle görülmeyecek bir yaratığa adanmıştır: Peynir akarı. Çünkü bu minik canlılar olmadan, Milbenkäse adı verilen özel peynir asla üretilemezdi.

Milbenkäse, “quark” adı verilen taze peynirin kimyon ve tuz ile tatlandırılmasıyla başlar. Ardından bu peynirler, çavdar unu ve canlı akarlarla dolu özel kutulara konur. Akarlar, en az 3 ay boyunca sindirim sıvılarını peynirin üstüne bırakır. Bu sıvılar, peyniri olgunlaştırır; önce sarartır, sonra kızartır. Hatta bir yıl beklendiğinde siyahla dönüştüğü bile olur. İşin en ilginç tarafı mı? Akarlar temizlenmeden, peynirle birlikte yenir!

AB gıda güvenliği kurallarına aykırı gibi görünse de, yerel makamlar bu geleneği yaşatmak adına özel bir izin vermiştir. Köylüler de bu fedakar akarları onurlandırmak için bir anıt inşa etmiştir. Belki çok estetik değil ama kesinlikle anlam doludur.

11. Cooper’s Hill peynir yuvarlama yarışması

Peynir Tutkunlarının En Az Bir Kez Görmesi Gereken 12 Mekan

İngiltere’nin Gloucester kenti yakınlarındaki Cooper’s Hill’de her yıl düzenlenen bu yarışma, muhtemelen dünyanın en çılgın etkinliklerinden biridir. Yarışmacılar, 4 kiloluk bir Double Gloucester peynirini tepeden aşağı yuvarlamaktadır ve kendileri de peşinden koşarlar. Kurallar oldukça basit: Peyniri ilk yakalayan veya bitiş çizgisine ulaşan kazanır.

Ancak teoride kolay görünse de, pratikte durum öyle değil. Peynir saatte 110 kilometreye kadar hızlanabiliyor! Bu da yarışçıların düşmesine, yuvarlanmasına ve hatta yaralanmasına neden olabiliyor. Etkinlik, 2009 yılında güvenlik endişeleri nedeniyle resmi olarak iptal edilmiş olsa da, yerel halk gelenekten vazgeçmemiştir. Hâlâ her yıl düzenleniyor.

2013 yılından itibaren gerçek peynir yerine köpükten yapıldığı bir model kullanılmaktadır. Ancak heyecan aynı. Başlangıçta yalnızca köy halkının katıldığı bu yarışma, günümüzde dünyanın dört bir yanından misafirleri ağırlamaktadır.

12. SpaceX uzay peyniri

Peynir Tutkunlarının En Az Bir Kez Görmesi Gereken 12 Mekan

Her peynir severin ziyaret etmesi gerekenlerin listesine son noktayı koyuyoruz. 2010 yılında Elon Musk’ın liderliğindeki SpaceX, Dragon adlı uzay kapsülünü ilk kez yörüngeye fırlattı. Bu görev, oldukça ciddiydi, çünkü daha önce bu tür bir başarı yalnızca devlet ajansları tarafından gerçekleştiriliyordu. Ancak Elon Musk, bu tarihi göreve esprili bir dokunuş eklemeyi de ihmal etmedi.

Kapsülün içinde “gizli bir yük” vardı: Le Brouère adlı özel bir peynir. Musk, bu espri ile Monty Python’ın meşhur “Cheese Shop” skecine göndermede bulunuyordu. Skeçteki dükkan, uzay gibi, hiç peynir içermiyordu. Bu yüzden Musk, bu durumu tersine çevirerek uzaya peynir göndermiş oldu. Görev başarıyla tamamlandıktan sonra peynirin kapsülde olduğu açıklandı. Böylece Le Brouère, Dünya etrafında iki tur atan ilk peynir unvanını kazandı.

Kaynak: 1

Bir yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunlar da var

Venedik, İtalya'nın büyülü şehri: Gezilecek En Popüler ve Az Bilinen Yerler
Blog

Venedik, İtalya’nın büyülü şehri: Gezilecek En Popüler ve Az Bilinen Yerler

 Venedik, İtalya’nın büyülü şehirlerinden biri olarak adını tarihi dokusu, romantik kanalları ve göz alıcı mimarisiyle duyuruyor. Denizin ortasında serpilen bu
"Las Vegas'ta Gezilecek Yerler: Işıltılı Eğlencenin Kalbinde Unutulmaz Anlar"
Blog

“Las Vegas’ta Gezilecek Yerler: Işıltılı Eğlencenin Kalbinde Unutulmaz Anlar”

 Las Vegas, Amerika Birleşik Devletleri’nin Nevada eyaletinde yer alan, ışıltılı ve renkli dünyasıyla ünlü bir şehirdir. Her yıl milyonlarca turisti