Blog

Unutulmaz Filmlerin Çekildiği UNESCO Dünya Mirası Siteleri

Unutulmaz Filmlerin Çekildiği UNESCO Dünya Mirası Siteleri

Sinemanın büyüsü bazen bir aşk sahnesinde, bazen bir savaş çığlığında, bazen de tek bir bakışta saklıdır. Ama bazen de o büyü tam anlamıyla fondadır: doğanın ihtişamı, tarihî yapıların görkemi ya da bir çölün sonsuz ufku… Dünya üzerindeki bazı yerler, yalnızca UNESCO’nun korumakla görevli olduğu alanlar değil, sinema kameralarıyla ölümsüzleştirilmiş yerlerdir. Bugün perde arkasındaki bir hazine sandığını açıyoruz ve sizi zamanda, mekânda, türde ve kıtada bir gezintiye çıkarıyoruz. “Buranın bir yerden tanıdık geliyor,” dediğiniz anları düşünün: Audrey Hepburn’ün Vespa’sıyla Roma sokaklarında dolandığı sahne. Ya da Peter O’Toole’un Wadi Rum’daki rüzgârla yarıştığı an… İşte tüm bu film sahneleri, aslında birer UNESCO mirasının sinema aracılığıyla gönlümüze kazınan yansımalarıdır. İşte unutulmaz filmlerin çekildiği UNESCO alanları…

1. Kenya Göl Sistemi ve Büyük Rift Vadisi – Benim Afrikam

Unutulmaz filmlerin çekildiği UNESCO Dünya Mirası alanları listemize başlıyoruz. Sydney Pollack’ın ikonik filmi Out of Africa’yı izlediyseniz, Kenya’nın büyüleyici manzaraları aklınızda canlanmıştır. İşte o etkileyici görüntülerin çoğu, UNESCO’nun 2011 yılında Dünya Doğal Mirası olarak ilan ettiği Kenya Göl Sistemi’nde çekildi. Bu sistem, Büyük Rift Vadisi’nin tam kalbinde yer alıyor ve üç eşsiz alkali gölü barındırıyor: Elementaita, Nakuru ve Bogoria.

Ama asıl görsel şölen? Nakuru Gölü’nde pembe flamingoların oluşturduğu rüya gibi sahneler! Filmde Meryl Streep ve Robert Redford’un çift kanatlı uçağı bu gölün üzerinde süzülürken, binlerce flamingo gökyüzüne kanat çırpar. Doğa ve aşk, adeta aynı karede buluşuyor…

Bugün bu bölgeyi ziyaret ettiğinizde, aynı manzaraları kendi gözlerinizle görebilirsiniz. Göl kenarında flamingo sürülerini izlemek, Rift Vadisi yamaçlarından manzaraya karşı kahvenizi yudumlamak ve dilerseniz bölgedeki lüks konaklama yerlerinde “Out of Africa” temalı bir deneyim yaşamak mümkün. Kolonyal dönemden kalma hikâyeler, doğayla iç içe huzurlu bir kaçış ve bolca fotoğraf fırsatı sizi bekliyor!

2. Tongariro Milli Parkı, Yeni Zelanda – Yüzüklerin Efendisi

unutulmaz filmlerin çekildiği UNESCO alanları

Yeni Zelanda’nın doğal güzelliği başlı başına bir mucize, ancak Yüzüklerin Efendisi üçlemesi ile birlikte bu ülke, fantastik dünyanın resmi başkenti haline geldi! Peter Jackson’ın yönettiği bu epik seride Mordor’un çorak ve gizemli toprakları olarak kullanılan yer burası: Tongariro Ulusal Parkı.

UNESCO tarafından hem kültürel hem de doğal miras olarak koruma altına alınan bu park, yerli Māori halkı için büyük bir anlam taşıyor. Ngauruhoe Dağı, filmde Hüküm Dağı olarak kullanılsa da, kutsallığı nedeniyle zirvede çekim yapılmamış. Gollum’un “yasak havuzu” sahnesi ise bölgedeki Tawahi Şelalesi’nde çekilmiş, gerçek bir doğa harikası!

Macera arayanlar için Tongariro Alpine Crossing rotası kükürtlü buhar bacaları, lav alanları ve karla kaplı zirvelerle dolu bir yürüyüş sunuyor. Ancak küçük bir not: Kış aylarında (Haziran-Ağustos) bu rota zorlu hale gelebiliyor; bu yüzden en uygun zaman yaz döneminde, Aralık-Şubat arasındadır.

İlginizi çekebilir:

Popüler Dizi ve Filmler Sayesinde İkonik Hale Gelen 9 Gerçek Restoran

3. Roma, İtalya – Roma Tatili

unutulmaz filmlerin çekildiği UNESCO alanları

Audrey Hepburn’ün zarafeti ve Gregory Peck’in karizması… Roma Tatili (Roman Holiday), sinema tarihine sadece romantik bir hikâye bırakmadı, aynı zamanda Roma’ya bir aşk mektubu yazdı.

Filmde Prenses Ann, kraliyet görevlerinden sıyrılıp Vespa’yla şehri keşfe çıkarken, biz de onunla birlikte İspanyol Merdivenleri’nden Trevi Çeşmesi’ne, Kolezyum’dan küçük ara sokaklara kadar her köşeye hayran kalıyoruz. Ve evet, bu bölgelerin hepsi UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor.

Bugün siz de filmdeki o anları yaşamak isterseniz, sabahın erken saatlerinde şehri keşfe çıkmalısınız. Kalabalık olmadan Trevi Çeşmesi’ne bir bozuk para atmak, Vespa turlarına katılmak veya yürüyerek şehrin büyüsüne kapılmak harika bir deneyim olacak. Roma’da aşk hep bir adım ötede! Unutulmaz filmlerin çekildiği UNESCO alanları listemize devam ediyoruz.

4. Machu Picchu, Peru – Motosiklet Günlüğü

unutulmaz filmlerin çekildiği UNESCO alanları

The Motorcycle Diaries filminde genç Che Guevara’yı canlandıran Gael García Bernal, Machu Picchu’ya ulaşır. O sahne, hem görsel hem de duygusal anlamda izleyiciyi derinden etkiler. 1983’te UNESCO tarafından Kültürel Miras ilan edilen bu İnka harikası, bugün hâlâ aynı ihtişamla ziyaretçilerini beklemektedir. Ancak işler biraz daha sıkı. Eğer klasik İnka Yolu’ndan yürümek istiyorsanız, önceden izin almak zorundasınız. Ziyaretçi sınırlamaları mevcut çünkü bu eşsiz mirası korumak istiyorlar.

Cusco’dan trenle günübirlik gitmek mümkün ama Machu Picchu’nun gerçek büyüsünü yaşamak isteyenler için yürüyüş rotaları hâlâ en etkileyici seçenek. Düşünceli, sessiz ve büyülü bir atmosfer arıyorsanız, burası tam yeri!

5. Salzburg, Avusturya – Neşeli Günler

unutulmaz filmlerin çekildiği UNESCO alanları

Julie Andrews’ın The Sound of Music filminde Salzburg’un dağlarında şarkı söyleyerek döndüğü o sahne, sinema tarihine kazınmış unutulmaz bir an. Von Trapp ailesinin yolculuğu, Salzburg’un tarihî ve doğal güzelliklerini öne çıkaran bir yolculuktur.

Mirabell Bahçeleri, Nonnberg Manastırı, Residenz Meydanı… Hepsi filmde karşımıza çıkan ve bugün de özel turlarla gezilebilen simgesel yerler. Üstelik sadece filmle sınırlı kalmıyor! Salzburg, aynı zamanda Mozart’ın doğum yeri ve klasik müzikle dolu bir şehir.

Her yaz düzenlenen Salzburg Festivali, hem müzikseverleri hem de kültür meraklılarını bir araya getiriyor. Von Trapp ailesinin gerçekten sahneye çıktığı bu festival, Temmuz sonundan Ağustos sonuna kadar sürüyor. İster şarkılarla Alp dağlarında dans edin, ister klasik müzik konserlerinde ruhunuzu dinlendirin… Salzburg, sizi bekliyor!

İlginizi çekebilir:

Dilerseniz Ziyaret Edebileceğiniz Film ve Dizilerle İkonikleşen 17 Mekan

6. Fas, Marakeş Medinası – The Man Who Knew Too Much

Unutulmaz Filmlerin Çekildiği UNESCO Dünya Mirası Siteleri

Alfred Hitchcock’un “The Man Who Knew Too Much” (1956) filmindeki o karmaşık, gizemli sahneleri hatırlıyor musunuz? İşte o sahneler, Fas’ın büyüleyici kenti Marakeş’in antik Medina’sında çekildi! UNESCO, bu bölgeyi 1985 yılında Dünya Mirası ilan etti ve adeta bir zaman tüneline dönüşmüş durumda. Labirenti andıran dar sokaklar, kervan yolu gibi kıvrılan çarşılar, safran, nane, deri ve motosiklet egzozu kokuları ile sizi baştan çıkarıyor.

Özellikle Jemaa el-Fnaa Meydanı tam bir görsel şölen: sokak sanatçıları, yılan oynatıcıları, baharat satıcıları… Her köşe başında başka bir hikâye var. La Mamounia Oteli, hem zarafetiyle hem de film tarihine katkısıyla ünlüdür. Sıcaktan bunalmadan gezmek istiyorsanız, sabah erken veya akşamüstü saatlerini tercih edebilirsiniz. Yoksa Marakeş’in güneşi sizi kızartabilir!

7. Lübeck, Almanya – Nosferatu

Unutulmaz Filmlerin Çekildiği UNESCO Dünya Mirası Siteleri

FW Murnau’nun kült korku filmi “Nosferatu” (1922) bizi zamanda yolculuğa çıkaran Lübeck’te çekildi. Almanya’nın kuzeyinde, Baltık kıyısında yer alan bu şehir, 1143 yılında kuruldu ve bir zamanlar Hanseatik Birliği’nin ticaret merkeziydi. 1987’den beri UNESCO Dünya Mirası listesinde olan bu şehirde, Gotik mimarinin en güzel örneklerini görebilirsiniz. Tuğla binalar, dar sokaklar ve meşhur tuz depoları (Salzspeicher) neredeyse hiç değişmemiştir.

Lübeck’te bir yürüyüş turuna katıldığınızda, Christel Obenaus’un anlattığı gibi gündüzleri tatlı tatlı pastoral olan sokaklar, hava kararınca gotik bir film setine dönüşüyor. Kasım ayında düzenlenen Nordic Film Days Lübeck festivali de sinemaseverler için harika bir fırsat sunuyor.

8. Wadi Rum, Ürdün – Dune

Unutulmaz Filmlerin Çekildiği UNESCO Dünya Mirası Siteleri

Burası başka bir gezegen mi, yoksa dünya üzerindeki en büyüleyici yerlerden biri mi? Cevap: ikisi de! Ürdün’deki Wadi Rum Vadisi, Lawrence of Arabia (1962), The Martian ve Dune gibi dev yapımlara ev sahipliği yaptı. 1962 yapımı filmde, Peter O’Toole’un canlandırdığı Lawrence karakteri, Anthony Quinn’in oynadığı kabile lideriyle birlikte bu büyüleyici çöl vadisinde görülüyor. Bu yer gerçekten de UNESCO tarafından hem doğal hem de kültürel miras olarak kabul ediliyor.

Gerçek hayattaki T.E. Lawrence da Birinci Dünya Savaşı sırasında bu bölgelerde bulunmuş. Bugün ise Bedevi halkı, misafirperverliğiyle sizi karşılıyor, geleneksel yemeklerini sunuyor ve yıldızların altında çölde kamp yapma deneyimi yaşıyor. Turlar sayesinde filmlerdeki ikonik çekim alanlarına ulaşmak da mümkün.

İlginizi çekebilir:

9. Angkor Arkeoloji Parkı, Kamboçya – Lara Croft Tomb Raider

Unutulmaz Filmlerin Çekildiği UNESCO Dünya Mirası Siteleri

Lara Croft’u hatırlıyor musunuz? Angelina Jolie’nin canlandırdığı o efsane karakter, Tomb Raider (2001) filminde Ta Prohm Tapınağı’nın devasa ağaç kökleriyle dolu harabeleri arasında koşarken, içimizden “Ben de gitmeliyim!” duygusu geçmiştir. İşte o büyüleyici tapınak, Kamboçya’daki Angkor Arkeoloji Parkı’nda yer alıyor.

UNESCO’nun 1992’de Dünya Mirası olarak ilan ettiği bu park, Khmer İmparatorluğu’nun 9. ve 15. yüzyıllar arasındaki mimari harikalarını sergiliyor. Ta Prohm, en ünlü yerlerden biri olsa da, parkta keşfedilecek yüzlerce tapınak daha bulunuyor. Ve inanın, onlar da en az bir aksiyon filmi kadar heyecan verici!

Sıcak sizi bunaltmadan gezmek için sabah erkenden yola çıkmanızı öneririz. Çok günlük geçiş biletleri sayesinde az bilinen ama ruhunuza dokunacak tapınakları keşfedebilirsiniz. Gezinizin sonunda Siem Reap’teki Raffles Grand Hotel’de bir içkiyle serinlemek de ayrı bir keyif!

10. Mexico City Tarihi Merkezi, Meksika – Spectre

Unutulmaz Filmlerin Çekildiği UNESCO Dünya Mirası Siteleri

Unutulmaz filmlerin çekildiği UNESCO alanları yazımızın sonuna geldik. 2015 yapımı Spectre filmi, Daniel Craig’in James Bond’u ile dev iskelet kostümleri, dans eden kalabalıklar ve rengârenk Ölüler Günü kutlamalarının ortasında Mexico City sokaklarında süzüldüğü sahneler içeriyor. Bu etkileyici sahneler, Mexico City’nin UNESCO tarafından 1987’de Dünya Mirası ilan edilen tarihi merkezinde çekildi.

Zócalo Meydanı, Gran Hotel Ciudad de Mexico’daki 327 numaralı oda ve şehir silüetine damga vuran Torre Latinoamericana… Hepsi Bond’un aksiyon dolu sahneleriyle ölümsüzleşti. En ilginci ise filmden önce bu büyüklükte bir Ölüler Günü geçit töreninin yapılmamış olması! Film o kadar etkili oldu ki, Meksikalı yetkililer “Spectre tarzı” bir geçit töreni başlattı ve bu etkinlik artık her yıl binlerce insanı şehre çekiyor!

Kaynak: 1

Bir yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunlar da var

Venedik, İtalya'nın büyülü şehri: Gezilecek En Popüler ve Az Bilinen Yerler
Blog

Venedik, İtalya’nın büyülü şehri: Gezilecek En Popüler ve Az Bilinen Yerler

 Venedik, İtalya’nın büyülü şehirlerinden biri olarak adını tarihi dokusu, romantik kanalları ve göz alıcı mimarisiyle duyuruyor. Denizin ortasında serpilen bu
"Las Vegas'ta Gezilecek Yerler: Işıltılı Eğlencenin Kalbinde Unutulmaz Anlar"
Blog

“Las Vegas’ta Gezilecek Yerler: Işıltılı Eğlencenin Kalbinde Unutulmaz Anlar”

 Las Vegas, Amerika Birleşik Devletleri’nin Nevada eyaletinde yer alan, ışıltılı ve renkli dünyasıyla ünlü bir şehirdir. Her yıl milyonlarca turisti