Dünyada akıllı telefonlar hızla gelişirken, Kuzey Kore’nin kapalı ekosisteminde bambaşka bir durum söz konusu. Dış dünyaya neredeyse hiç çıkmayan bu cihazlar, YouTuber Arun Maini’nin eline geçince bu kapalı sistemin derinliklerine dair nadir bir göz atma imkanı sağladı. Maini’nin Daily NK aracılığıyla edindiği iki telefon, ideolojik bir çerçeve içinde sıkı bir kontrole tabi olduklarını gösterdi. Siz bu cihazlara baktığınızda bir akıllı telefon görüyorsunuz; ancak onlar sizin nereye dokunduğunuzu, ne yazdığınızı ve hatta ne düşündüğünüzü tahmin etmek üzere tasarlanmış bir gözetim aracı olarak işlev görüyor. İşte o karanlık düzenin arkasında gizlenmiş olan, Kuzey Kore’deki telefonların bilinmeyen özellikleri…
1. Kısıtlı yazım ve aşırı sansür
Bir klavyeye göz atın: Siz yazarken telefon anında düzeltmeler yapıyor, ama bu dil bilgisi için değil, ideolojik doğruluk için. Yazım alanına dokunduğunuzda kelimeler devlet filtresinden süzülüyor. Güney Kore ile ilgili bir ifade girdiğinizde, telefon otomatik olarak siyasi bir düzeltme yapıyor. Siz “Namhan” yazıyorsunuz ama o, bunu “kukla devlet” anlamına gelecek şekilde değiştiriyor. Kore Cumhuriyeti ifadesi ise hemen yıldız işaretine dönüşerek tamamen görünmez hale geliyor.
Daha da ilginç olanı, Kuzey Kore liderinin isminin yazılmasıyla kalın harflerle değişmesidir. Bu durum, kullanıcıyı sürekli kontrol etmenin bir yolu olarak kendini gösteriyor. Güney Kore’de günlük hayatta kullanılan “oppa” gibi kelimeler bile otomatik olarak “yoldaş” kelimesiyle değiştirilip düzeltiliyor. Yani yazdığınız her şey, daima devletin belirlediği en uygun kelimelere dönüşüyor.
İlginizi çekebilir:
Kuzey Kore ile Güney Kore Arasındaki Farkı Gözler Önüne Seren 5 İlginç Bilgi
2. Kuzey Kore’deki telefonlarda küresel internete erişim yok

Dış dünyaya bağlanmak, Kuzey Kore telefonlarında baştan itibaren mümkün değil. Han 701 modelinde bulunan Wi-Fi simgesi sadece bir süs. Dokunsanızda, tıklasanızda, internete erişemiyorsunuz. Daha yeni olan Sam Taesung 8, Wi-Fi seçeneğini tamamen kaldırmış durumda. İnternet olduğuna dair bir izlenim var, fakat gerçekte hiçbir erişim yok.
Bu cihazlarda tek bağlantı seçeneği Mirae adı verilen devlet internetidir. Küresel internetle alakası bulunmayan bu ağ, yalnızca devletin izin verdiği haberlerin ve içeriklerin bulunduğu bir kapalı sistemdir. Hızları o kadar düşüktür ki, sanki dijital dünya ağır çekimde ilerliyormuş gibi bir his yaratıyor. Dış etkileri engelleyen böyle bir sistemde, kullanıcıların ne gördüğü tamamen denetim altında tutulmaktadır. Yani telefon, size internet varmış hissi verir ama dış dünyaya açılan kapılar çoktan kilitlenmiştir.
İlginizi çekebilir:
Choi Eun-hee: Kuzey Kore’ye Kaçırılarak Film Çekmeye Zorlanan Efsanevi Güney Koreli Oyuncu
3. Son derece kontrollü bir uygulama ekosistemi

Telefonlar, uygulama açısından zengin görünse de bu çeşitliliğin arkasında bir illüzyon yatmaktadır. Yeni bir uygulama yüklemek istediğinizde gerçek sorun baş gösteriyor. Uygulamanızı indirsanız bile cihaz otomatik olarak çalıştırmıyor. Onay için mecburen bir fiziksel mağazaya gitmeniz gerekiyor. Bu süreç, sadece denetim değil, kullanıcıyı sürekli gözetim altında tutmak için de tasarlanmıştır.
Kuzey Kore’deki telefonlarda birçok uygulama birkaç ay içinde kullanım dışı kalıyor ve eğer onları kullanmak istiyorsanız abonelik ücreti ödemeniz gerekiyor. Bu durum, hukuk rehberlerinden günlük araçlara kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Ağ ikonlarına baktığınızda ise uluslararası markalara ait simgeleri görüyoruz. Bazı videolar ve uygulamalar, yabancı içeriklerden esinlenilmiş gibi görünse de, ince dokunuşlarla yerel bir tat verilmiş durumda. Yani uygulama dünyası, özgür bir pazar olmanın çok ötesinde, katı kurallarla yönetilen bir vitrin gibi işliyor.
İlginizi çekebilir:
Kuzey Kore’nin Korkunç Sırlarla Dolu Suç Merkezi: 39. Oda
4. Telefonlar kendiliğinden ekran görüntüsü alıyor

Her akıllı telefon bir ölçüde kullanıcıyı izler; fakat Kuzey Kore’deki telefonlarda bu izleme açık bir gözetim stratejisine dönüşmektedir. Red Flag adı verilen sistem, işletim sisteminin derinliklerine yerleşmiş durumdadır. Bu yazılım, cihazdaki dosyaları ve uygulamaları sürekli tarar ve devlet onayı olmayan hiçbir içeriğe izin vermez. Yabancı kaynaklı içerikler otomatik olarak silinir ve bu işlem kullanıcıya bildirilmeden gerçekleştirilir.
Daha korkutucu olanı, telefonların kendiliğinden ekran görüntüsü almasıdır. Sizin bunu fark etmeniz dahi imkansızdır; çünkü bu görüntüler silinemez ve yalnızca yetkililerin ulaşabileceği gizli bir klasörde saklanır. Kullanıcı, cihazı incelerken veya kendi kullanım anlarında yeni ekran görüntülerinin belirdiğini fark ettiğinde, bunun sürekli bir gözetleme sürecinin parçası olduğunu anlar. Bu özellik, telefonun bir iletişim aracından çok bir gözetim cihazı olarak tasarlandığını açıkça ortaya koymaktadır.
İlginizi çekebilir:
Hijyenik Pedlerden Noel Ağaçlarına: Kuzey Kore’de Yasak Olan 12 Tuhaf Şey
5. Telefonlar dışarıdan son model görünse de hiçbir teknolojiyi desteklemiyor

Cihazların dış görünüşü ilk etapta modern bir izlenim bırakıyor, ancak detaylara bakıldığında bu durum pek gerçekçi görünmüyor. 2023 yılında üretilen Sam Taesung 8, aslında daha eski Huawei modellerine benziyor. Gövde şekli, kamera yapısı ve arayüz genel yapısıyla geçmişte üretilmiş cihazların izlerini taşıyor.
Kamera performansı ise son derece düşük. Çekimler karanlık, bulanık ve modern telefonların seviyesinde değil. Donanım bileşenlerinin üçüncü taraf, küçük Çinli üreticilerden alındığını gösteren belirtiler var. Bu durum, cihazların yüksek teknoloji olarak tanıtılmasına rağmen, temel işlevlerde bile zorlanan bir yapı sergilediğini ortaya koyuyor. Yani Kuzey Kore’deki telefonlar, üst düzey teknoloji gibi sunulsa da, aslında elinize aldığınızda geçmişte kalmış bir prototip hissi uyandırıyor.
Kaynak: 1

